Sevgili okurlar,
Bu yazımızda yıllardır zihinleri meşgul eden bir hususa açıklık getirmeye çalışacağız.
Vergi mükelleflerinin ve iş sahiplerinin kiraladıkları iş yerine ait fakat kendi adlarına olmayan elektrik, su, telefon ve doğalgaz faturalarının gider olarak kullanılıp kullanılmayacağı bir çok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Bu tartışmaların asıl sebebi kayıtlı abone ile bu hizmeti alan kişilerin farklı olmasıdır. Kira sözleşmelerinde elektrik, su, telefon ve doğalgaz ödemelerinin kiracıya ait olduğu belirtilse de aboneliklerinin mal sahibi veya önceki kiracıya ait olması ülkemizde olağan bir durum haline gelmiştir. Zaman zamanda kiracılar ile mal sahipleri aboneliklerin mal sahibi üzerinde kalması yönünde fikir birliğine varmaktadırlar. Buna neden olarak ta aboneliklerdeki formalitelerin uzunluğu gösterilmektedir.
Sonuçta kiralanan iş yerine ait elektrik, su, telefon ve doğalgaz gibi giderler vardır ve kiracı vergi mükellefleri bu tür mal ve hizmet faturalarını işletmelerinde gider olarak yazabilecekler midir? Ayrıca bu giderlere ait KDV tutarlarını indirim konusu yapabilecekler midir? İşte tereddütler burada başlamaktadır.
Danıştay 9. Dairesi vermiş olduğu “Dnş.9.D. 12.05.1994 E.1993/2595, K.1994/2333” sayılı kararıyla bu tereddütleri ortadan kaldırmıştır.
Danıştay bahsi geçen bu kararında ‘’Satın alınan emtiaya ait KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için emtiaya ait alış faturasının mükellef adına düzenlenmesi gerekmekte ise de KDV, vergiye tabi bir malın teslimi veya hizmetin ifası sırasında yüklenilen KDV’nin malı veya hizmeti alana yansıtılması esasına dayandığından, 213 sayılı V.U.K.’nun 3. maddesinde açıklanan hüküm de göz önünde bulundurulduğunda, fatura başka bir şahıs adına düzenlense dahi bu fatura veya benzeri vesikada gösterilen KDV’nin, malın veya hizmetin gerçek alıcısı tarafından indirim konusu yapılabileceği sonucuna varıldığı, aksi bir düşüncenin indirilemeyen KDV’nin mükellefin üzerinde kalma sonucunu doğuracağı, bunun ise KDV’nin yansıtılabilirliği ilkesine ters düşeceği...’’ yönünde görüş bildirmiştir.
Danıştay’ın bu konudaki kararından sonra Maliye Bakanlığı tarafından 2004 yılında verilen bir özelgede de şu görüşlere yer verişmiştir. “...faaliyetleri ile ilgili olarak ödediği telefon, su, doğalgaz elektrik bedellerine ait faturaların başka şahıslar adına kayıtlı olmakla beraber bunları vegilendirme döneminde kullanıldığı ilgili kurumlardan alınacak belgelerle tevsiki (kesin delillerle ispatı) halinde, ilgili yılda gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.” (Maliye Bakanlığı’nın B.07.4.GEL.0.34.11/GVK-40/1 Sayılı Özelgesi)
Danıştay kararı ve Maliye Bakanlığı özelgesinden çıkan sonuç şudur.
İşyerinde kullanılan ve abonelik kaydı başkasının adına olan elektrik, su, telefon ve doğalgaz faturaları gider yazılabilir ve bu vesikalar üzerinde gösterilen KDV indirim konusu yapılabilir. Ancak burada en önemli unsur bu giderlerin iş yerinde kullanıldığının ispatıdır. Nitekim Vergi Usul Kanununda var olan ‘’vergiyi doğudan olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir’’ şeklindeki madde gereğince vergi mükellefleri, yukarıda sözünü ettiğimiz giderlerin gerçek kullanıcıları olduklarını ispatlamakla yükümlüdürler. Bu ispat; kira kontratı ile veya faturada yazılı olan adreslerle kendi adreslerinin aynı olduğunu gösteren diğer belgelerle yapılabilir.
Sonuç olarak şunu diyebiliriz. Abonelik kaydı başkaları adına olan elektrik, su, telefon ve doğalgaz faturalarında gösterilen KDV, bu mal ve hizmetlerin gerçek kullanıcısı olan vergi mükellefleri tarafından indirim konusu yapılabilmekte ve ayrıca bu fatura bedelleri gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak yazılabilmektedir.
İRFAN ARABACI